HIDIRELLEZ
Bütün kızlar, erkeklerin lodoslarına karşı
Hem giyinmiş hem soyunmuşlar
Hem de kapanmışlar içlerine
Badem taneleri gibi
Ve lodos vurdukça
O eteklerini kaldıran lodos
Doğdukça doğurdukça kendilerini
Kocasız bir bebek gibi…
Öpüp okşayacakmış…
Başka ve o yaşta ne beklersin ki
Kayaların başında
O dallı giysileriyle
Kimi bekler ki onlar
Poseydon’dan başka
Bu kayalarda durmuş
Bu kızlar ne bekler ki
Bir aşk için boğulmaktan başka…
Hepsi de karaya vurup
Zaytinlerle keçiboynuzlarına
Kendilerini dağıtıp verip
Kökten çıkan dallardan
Yapraklar olmaya…
Rüyası bu Datça’nın
Kadınları okudukça
Okunacak bir güzel kadınlık ve güzellik
Datça olacak Datça
Kadınların yarımadası…
Boşuna değil o dediğim
Burası Afrodiça
Ve gördüğüm bütün herşey
Sevda, Aşk ve Tazelik
Ve Zeytinlerden ve yaşamaktan
Başka bişeyi olmayanların yeri…
Kara Maça’ya karşı…
Fallarda kurtulmuş görünen
Ademi Bademiyle
İyi bilir bir kişiynen
Yaşamı bilmeyiynen
Yaşanan belki de bir haç
Denizin üstüne vurulmuş..
Ama şeklini derhal bozabilir
En ufak bir esinti
Mesela bir hilal de olabilir.
Korkutucu olan şey benim gördüğüm
Ne haç, ne acı, ne haraç olmasıdır…
Burayı ben gözlerimi kapadıktan sonra dünyaya
Yaşamayı hızla öğrenemediğimizden ötürü
Bu yarımadaya, yarım yarım derken
Ufalaya ufalaya
Zaten bitirmişsiniz ya…
Ufalarsanız eğer
İki elim boynunuzdadır derler a…
Ben de bu yarımadayı
Kucağıma kapıp öleceğim,
Ne gavurun, ne müslümanın…
Hiçbiriniz görmeyeceksiniz artık o güzel yeri
İşte bu şairin ve ölümün emri..
Mekânım Datça Olsun (Can YÜCEL)